0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu, CNN Türk kanalında yer alan Göksu Öngören Özgür ile “Ne Oluyor?” programında soruları yanıtladı. Bakan Soylu, Yüksek Seçim Kurulu üyelerine “ahmak” dediği iddiasıyla yargılandığı davada 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası ve siyasi yasak cezası alan İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile alakalı konuştu. Kendisinin de istinaf ve hüküm onaylarsa, ancak görevden alma yetkisinin olacağını belirten Soylu, şöyle belirtti: “Burada bu dava ile ilgili terörle ilgili herhangi bir süreç söz konusu değil, kayyum atanmaz. Görevden alma konusu da hukuk açısından değerlendirilebilir. Ancak benim görevden alma gibi bir yetkim yok, açığa alma yetkim vardır.

Bu konuda kanun bu şekilde söylüyor: Başka bir kabahat ve suç işleseydi de benim görevden alma yetkim yoktur. İstinaf onaylarsa hüküm onayladıktan sonra da bir süreç daha var. O süreçte de benim görevden alma yetkim yok ancak görevinden süreçte görevden düşürebilirim. Ancak bu da, Danıştay’ın sonucu ulaştıktan sonra olabilir.Bu bir devlet, burada kurallar ve teamüller var. Açığa aldıklarımız var, yargı onayladıktan sonra. Ama belediye başkanlığı düşmez. Açığa almak ayrıdır, görevden düşürmek ayrı. Ceza alırsa kamu görevini yapması imkansız. Karar verilir ise bu göreve 10 gün içerisinde valilik tarafından birisinin ataması yapılır, ondan sonra seçim yoluna gidilir. Ancak süreç açıktır, itiraz etme yetkilerine haizdir. Kanun çerçevesinde yetkilerim var ve bu tarz şeyleri kullanırım. Açıklamalarına ‘ahmak’ tartışmalarına değinerek geçindiren Bakan Soylu, şunları söylemiş oldu: “Davayla alakalı şunu söylemeliyim, İmamoğlu seçildikten sonrasında Avrupa’ya Türkiye’yi şikayete gitti. Ben de Türkiye’nin Avrupa’da yakınma edilmesinin doğru olmadığını söyledim. Ben şunu diyorum hangi siyasal parti olursa olsun dünyaya gittiği vakit Türkiye’yi şikayet etmemeli. Bu meseleleri kendi içimizde halletmeliyiz. Türkiye’yi Avrupa’da demokrasi ile hukuk ile yakınma ederek suçlayıcı bir dil kullanılıyor. Ben de konuşmamın birinde, ‘Türkiye’yi Avrupa’ya şikayet eden ahmak.’ dedim. Bunun ardından bana kendisi daha sonra yanıt veriyor. Benim sözüm kafasında kalmış olmalı ki sonrasında, ‘Asıl seçimi iptal edenler ahmaktır.’ dedi. Ben İçişleri Bakanı’yım seçimi ben iptal etmedim ki. 91 seçimlerinden seçim kurulu üyesiydim. Seçim kurullarının işleyişini bilirim. Bir hukukçu değilim fakat onlar kadar bilirim çünkü siyasetçiyim. Seçim iptal etme durumu şikayetle Yüksek Seçim Kurulu tarafından yapılır. Seçim kurulu bu sonucu vermiş ve siz onlara ahmak diyorsunuz. Siz yargının önemli kurumlarını eleştirebilirsiniz ama hakaret edemezsiniz. Genel itibarı ile dava açıldı, bir kamu davası.

Davanın peşinden onlar ‘Bu sözü biz Süleyman Soylu’ya hitaben söyledik.’ denildi. Eğer ben söylediysem, 13 Mayıs 2022’de bana hakaret davası açılıyor. Neden yargılamanın gidişatını değiştirmek için. Ben o davanın tarafı değilim, şikayetçisi bile değilim. İptal için bir müracaatçı bile değildim. Ben sonrasında bana hakaretten bir dava açtım kendisine. Olay 4 Kasım 2019’da meydana geliyor ama karşı taraf bana hakaret davasını 13 mayıs 2022’de açıyorlar. Onlar benimle ilgili olsa da olmasa da bütün her şeyin benimle ilgili olduğunu söylüyorlar. Böyle bir mitleri var. Yargı için bu karar pozitif yönde hukuk açısından doğru bir karar.